29 May
29May

HAYATA KARŞI SUÇLAR

Av. Nuri MEHMETOĞLU

İnsan için korunması gereken değerlerin başında “İnsan Hayatı” gelir. Bütün uluslararası ve ulusal belge ve hukuki düzenlemelerde, “İnsan Hayatı”nın korunması amaç edilerek, hedef alınmıştır. Bunun doğal sonucu olarak, hukuk sistemlerinde de korunması gereken hukuki değerlerin başında gelen “yaşam hakkına yönelik suçlar” en ağır müeyyidelere tabi tutulmaktadır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi: “Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır”, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi: “Her ferdin yaşama hakkı kanunun himayesi altındadır”. Anayasa: “Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir”. Hükümleriyle, yaşam hakkına verilen önem belirtilmiştir.

Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitap, ikinci kısmı olan “Kişilere Karşı Suçlar”ın birinci bölümünde “Hayata Karşı Suçlar” düzenlenmiştir. 81-85. maddelerden oluşan bu bölümde, İnsanın hayatını ortadan kaldırmaya yönelik; kasten öldürme, kasten öldürmenin nitelikli halleri, kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, intihara yönlendirme ve taksirle öldürme, suçları ayrı ayrı düzenlenmiştir.


Kasten öldürme

Kasten öldürmenin tipik suçu ve cezası, tek bir madde de ve tek bir cümle ile belirtilmiştir:

“Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” (TCK m.81).

Başka da hiçbir ayrıntıya verilmemiş, kasten öldürmenin nitelikli halleri, ihmali davranışla işlenmesi, intihara yönlendirme ve taksirle öldürme halleri ise sonraki maddelerde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Kasten öldürme suçlarında kanunla korunan hukuki değer, kişinin hayat (yaşama) hakkıdır. Yaşama hakkı, kişinin kendisine karşı dahi korunan, üzerinde tasarruf edilmesi mümkün olmayan doğal, dokunulmaz, devredilemez ve vazgeçilemezdir. Ötenazi de yasaklanmıştır. Mağdurun talebi üzerine öldürülmesi halinde de kasten öldürme suçu gerçekleşir.

AİHS’te, sadece yaşama hakkını tanımlamakta ve yaşama hakkı kapsamında ölme hakkı diye bir hak tanımlamamaktadır. Bu nedenle intihar hakkı diye bir hak bulunmamaktadır.

İntihar etmek suç oluşturmamakta ancak intihara teşvik etmek suç olarak tanımlanmıştır.

Kasten öldürme suçunda, mağdur ile faillik sıfatı bu suç bakımından aynı kişide buluşamaz. Zira, kişinin bu suçu kendisine karşı işlemesi mümkün değildir. Kasten öldürme suçunda, fail için herhangi bir özellik bulunmamakta, herkes tarafından işlenebiliyor.

Cumhurbaşkanına suikast ise kasten öldürme dışında (özel) ayrı bir suçtur.

Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulacağı gibi, kusur yeteneği olmayanları suç işlenmesinde araç olarak kullananların cezası, artırılır.

Bu suçun mağduru ölen insandır ve herkes bu suçun mağduru olabilir. Öldürülenin kişinin yakınları mağdur değil, suçtan zarar gören kişilerdir. Mağdurun akıl hastası, bebek, çocuk, ihtiyar veya ağır hasta olmasının her hangi bir önemi yoktur. Önemli olan suçun işlendiği anda yaşayan bir insana karşı suç teşkil eden hareketlerin işlenmesi ve kişinin hayanının sonlandırılmasıdır.

Öldürme suçu serbest hareketli ve neticeli bir suçtur. Fiilin, mağdurun ölüm neticesini meydana getirmeye elverişli olması ve ölüm neticesinin meydana gelmesi yeterlidir. Netice gerçekleştiğinde suç gerçekleşmiş olur. Dolayısıyla suçun oluşumu ölümün gerçekleşmesine bağlıdır. Ancak meydana gelen ölümden dolayı kişinin sorumlu tutulabilmesi için, öncelikle bu kişinin işlediği fiil ile netice arasında neden sonuç ilişkisinin bulunduğu (illiyet) tespit edilmelidir. Nedensellik bağı tespit edilemiyorsa, meydana gelen ölümün fiili icra eden kişiye yüklenebilmesi mümkün değildir.

Öldürme suçu kasten veya taksirle işlenebilen suçlardandır. Taksirle öldürme suçu kanunda bir suç tipi olarak ayrı bir maddede (m, 85) düzenlenmiştir.

Fail; fiilinin bir insana yönelik olduğunu, fiili ile o insanın  ölebileceğini biliyorsa ve bu hususlarda kesin bir öngörüsü mevcutsa doğrudan kastla hareket etmektedir. Kastın bulunup bulunmadığının belirlenmesi bakımından; fail ile ölen arasında ciddi husumet bunup bulunmadığı, olayda kullanılan aracın öldürmeye elverişli olup olmadığı, ölen kişideki darbe sayısı ve şiddeti, darbelerin vurulduğu bölgelerin hayati bakımdan önemi, failin davranışlarına kendiliğinden mi yoksa engel bir nedenin etkisiyle mi son verdiği, failin suç aletini kullanış biçimi, olayın öncesi ve sonrasında failin ölene yönelttiği davranışları ve sözleri incelenir.

Kasıt olsa da, mağdur başka nedenlerden ölürse, suç teşebbüs olur.

Kasten öldürmeden bahsedilebilmesi için hukuka aykırı olması da gerekmektedir. Öldürme fiilini hukuka uygun hale getiren; (meşru müdafaa, kanunun hükmü gibi) hukuka uygunluk nedeni de sözkonusu olabilmektedir.

Meşru savunma işlenen fiili hukuka uygun hale getirir. Ancak, sınırın aşıldığı hallerde, eğer sınır kasten aşılmış ise, aşkın kısmın oluşturduğu fiili kasten işlemekten dolayı sorumluluk söz konusu olur, sınır kast olmadan aşılmış ise, aşkın kısmın oluşturduğu fiil taksirle işlenebilen bir suç oluşturuyorsa, o failin taksirli suçtan dolayı sorumluluğu sözkonusu olacaktır.

Failin, fiilinden dolayı cezalandırılabilmesi için somut olayda kusurlu olması da gerekmektedir. Kusurluluğu etkileyen zorunluluk hali, haksız tahrik, akıl hastalığı ve geçici bir nedenle kusur yeteneğinin bulunmaması da değerlendirilecektir. Haksız tahrikin doğurduğu hiddet veya şiddetli elemin etkisiyle öldürme fiilini işleyen kişinin cezasında indirim yapılacaktır

Akıl hastalığının etkisiyle kasten öldürme fiilinin işlenmesi halinde, durumunun kusurluluk yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir.

Kasten öldürme, failin öldürmeye yönelik fiili gerçekleştirmesi ve bunun sonucunda mağdurun ölmesiyle tamamlanır. Süreç, failin, elinde olmayan nedenlerle fiilin  tamamlanamaması veya tamamlanmakla birlikte neticenin gerçekleşmemesi halinde teşebbüs sözkonusu olacaktır. Failin icra hareketlerini tamamlamaktan gönüllü vazgeçmesi ile iradi olarak neticenin oluşmadığı hallerde teşebbüs oluşmaz ve gönüllü vazgeçme söz konusu olur. Gönüllü vazgeçmede, vazgeçme anına kadar gerçekleşen fiil(ler) suç oluşturuyorsa onlardan sorumlu tutulur.

Kasten öldürme suçu bir kişi tarafından işlenebileceği gibi birden fazla kişi tarafından birlikte de işlenebilir. Suça katılanların katkıları bakımından faillik veya şeriklikten sorumlu olacaklar. Birden fazla kişinin aralarında iştirak iradesi olmadan suçu işlenmiş ise, her biri fail olarak sorumlu tutulur. Ancak birden fazla kişi, birlikte suç işleme kararı ile suçun icrasındaki rolleri ve katkıları bakımından fiil üzerinde ortak hâkimiyeti var ise, (suç ortaklarının) her biri müşterek fail olur.

Suçta; azmettiren ve yardım edenler olması halinde, onlar da azmettirme ve yardımdan sorumlu tutulur.

İşlemiş olduğu bir fiil ile birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet veren kişi, öldürmüş olduğu kişi sayısınca kasten öldürme suçu işlemiş olur ve fikri içtima durumu ortaya çıkar. Ancak tek fiille birden fazla kasten öldürme suçunun işlendiği hallerde, fikri içtima hükümlerinin uygulanması kabul edilmemiştir. Bu nedenle, faile, ölen her kişi bakımından ayrı ayrı ceza verilecektir.


Kasten öldürmede nitelikli haller

Türk Ceza Kanununda; kasten öldürme suçunu düzenleyen maddeden(m.81)  sonra, kasten öldürmede nitelikli haller düzenlenmiş. Bu düzenlemede, kasten öldürme suçunun işlenmesi muhtemel 11 nitelikli hali sayılarak, sayılan nitelikli hallerden biri şeklinde işlenmesi halinde fiilin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiş ve sayılan bu haller “nitelikli haller” olarak adlandırılmıştır. Buna göre:

“(1) Kasten öldürme suçunun;

a) Tasarlayarak,

b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,

c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,

d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı,

e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı,

g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,

i) Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,

j) Kan gütme saikiyle,

k) Töre saikiyle,

İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” (TCK m.82).

Kasten öldürme suçunun nitelikli hallerinden olan kasten öldürme suçunun tasarlayarak işlenmesi hali; (plan kurma teorisi anlayışınına göre), suç işleme kararı ile harekete geçme arasında geçen sürede, suçun işleneceği yeri, zamanı, suçun işleniş şeklini belirleyen ve suçun icrası hakkında bir plan kurarak, fiili gerçekleştiren kişi tasarlayarak suçu işlemesidir. Yargıtay; her somut olaya göre belirlenmesi gerektiğini belirterek, kararlarında öldürme kararı ile fiilin icrası arasında bir sürenin geçmesini ve bu sürede failin öldürme kararında ısrar ve sebat edip caymayarak soğukkanlı bir şekilde fiili işlenmesini aramaktadır.

Failin suç işledikten sonra kaçması ve delilleri yok etmesi de tasarlanmanın içinde yer alır ancak, olası kastın varlığı halinde tasarlanmanın bulunduğu söylenemez.

Akıl hastası veya algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneği zayıf olan insanların kasten öldürme suçunu tasarlayarak işlemesi mümkün değildir

Kasten öldürme suçunun canavarca hisle veya eziyet çektirerek işlenmesi halinde, faildeki ahlaki kötülük ve insani duygulardan yoksunluk değerlendirilmektedir. Suçun; eziyet çektirerek işlenmesi, suçun işleniş şekli olduğu halde, canavarca hisle öldürme, failin sübjektif durumu ve ruh hali ile ilgilidir. Yargıtay canavarca his kavramını, toplum bilinci ve ahlakının geniş tepkisini çeken, amacı itibari ile tehlikeli ve vahşi kötülük eğilimini sergileyen psikolojik bir güdü olarak ifade etmektedir.

Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle, kasten öldürme suçunun işlenmesinde fiil ile belirli bir kimsenin öldürülmesi amaçlanmaktaysa da belirli olmayan kimseler için de genel tehlike oluşturulmaktadır. Bu hükmün uygulanabilmesi için genel tehlike yaratan fiillerin ve eylemlerin veya tehlikeli araçların bir kimsenin öldürülmesine yönelik kullanılması gerekmektedir.

Suçun; üstsoy veya altsoydan birine, ya da eş veya kardeşe karşı işlenmiş olması, failin tehlikeliliğinin fazla olması nedeniyledir. Ayrıca aile bireylerinin daha fazla korunması gerektiği anlayışına dayanmaktadır.

Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı öldürme suçunun işlenmesinin toplumun ahlaki değerlerine aykırılık düzeyinin fazlalığı ve bu kişilerin korumasız olması nedeniyle nitelikli haller arasına alınmıştır.

Gebe olduğu bilinen kadına karşı işlenmesi durumunda mağdurun öldürülmesi ile birlikte doğması muhakkak olan bir canlı (insan)ın da öldürülmesi anlamına geldiğinden nitelikli  hal varsayılmıştır.

Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürülmesinin nitelikli hal olarak kabulünün nedeni, kamu görevi yapanların öldürülmesini önlemek, kamu adına yapılan görevlerin güven içinde yerine getirilmesi ve aksatılmamasını sağlamaktır. Ancak; mağdurun, kişisel bir nedenden dolayı değil de kamu görevi nedeniyle öldürülmesi halinde bu durumdan sözedilebilir. Bu hal, tanıklık veya bilirkişilik görevi nedeniyle bu kişilerin öldürülmesi halinde de geçerlidir.

Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla, kasten öldürme suçunun işlenmesi halinde, bir başka suç işlemeye veya işlenen bir suçu gizlemeye yönelik olarak insanın öldürülmesi gerçekleşmiş olacağından, failin önceden başka suç(lar) işlediği veya suçun başka suçlar için araç suç olarak işlenmesi sözkonusudur.

Bir suçu işleme kararında olan failin çeşitli nedenlerle, işleme kararında olduğu suça engel olması veya suçu işlemesini engellemesi veya benzeri durumlarda Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle, kasten öldürme suçu da kanun tarafından nitelikli hal sayılmıştır.

Kan davalarını sona erdirme amacına yönelik olarak kan gütme saikiyle kasten öldürme suçu da kanun tarafından nitelikli haller arasında sayılmıştır.

Çoğunlukla; cinsel saldırıya uğrayan veya ailenin istemediği kişiyle, arkadaşlık eden, birlikte olan yahut evlenen kız çocukları (veya kadınlar)ın, (bazen aile büyüklerinin kararıyla) töre ve/veya ananelere uygun bir görevi yerine getirme düşüncesiyle, kasten öldürme suçu nitelikli hal kabul edilmiştir.

Kasten öldürme suçunun, kanunda sayılan ve nitelikli hal kabul edilip düzenlenen şekillerde işlenmesi hallerinde fail, tipik kasten öldürme suçuna uygulanacak müebbet hapis cezası yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.


Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi

Suç konusu olan fiillerin hareketlerinde; icrai hareket yasaklanan bir fiil veya davranışın yapılmasını tanımlarken, ihmali hareket ise yapılması emredilen davranışın yapılmaması anlamına gelmektedir.

İhmal: kişiye belli bir harekette bulunma yükümlülüğü getirildiği hallerde, kişinin bu yükümlülüğünü yerine getimeyerek, yükümlülüğe uygun davranmamasıdır. Kısaca: yüklenilen davranışın yerine getirilmemesidir.

Kasten bir insanın öldürülmesi suçu, yalnız fiili eylemlerle işlenen bir suç değil, (yapılması gereken bir hareketin yapılmaması) ihmali bir davranışla da işlenebilir.

İhmali davranışla işlenen öldürme suçunda, ölüm neticesi meydana gelmesi sorumluluk için şarttır. Ölüm sonucu meydana gelmediği taktirde bu neticeyi önlemekle yükümlü olan kişileri teşebbüsten sorumlu tutmak mümkün değildir.

İnsanın kasten öldürülmesi suçunun ihmali hareketlerle işlenen biçimini düzenleyen kanun (83.) maddesi, kasten öldürme suçunun hafifletici nedeni değil; (5237 Sayılı TCK’da insanın kasten öldürülmesi suçunun hafifletici nedeni yoktur) kendine özgü  farklı bir suç tipidir.

“(1) Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.

(2) İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;

a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,

b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması, Gerekir.

(3) Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir” (TCK m.83).

Bir davranışta bulunma yükümlülüğü verilen kişi o davranışı yerine getirmek zorundadır.

İhmali bir davranışla bir neticenin meydana gelmesine sebebiyet veren herkes, bu neticeden dolayı sorumlu olmaz, bir kişinin sorumlu tutulabilmesi için, neticeyi önlemek hususunda hukuken yükümlü olması gereklidir. Yani kişiye, belirli bir davranışta bulunma görevi hukuken verilmiş olmalı ve kişinin, o görevi yapmakla yükümlü olması gerekir.

Bu suçta korunan hukuki değer olan yaşama hakkının korunmasının garantörü (ve yükümlüsü) olan kişi(ler)in bu yükümlülüklerini (ihmal ederek) yerine getirmemesi suretiyle ölüm neticesi ortaya çıkabilir.

Kişinin ihmal göstermesi, ölüm neticesinin önlenmesine yönelik icrai davranışta bulunma yükümlülüğü, ya kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden ya da önceden gerçekleştirdiği tehlikeli davranıştan kaynaklanabilir.

Ancak başkasının yaşamını koruma gözetme bakımından hukuki yükümlülük altında bulunan kişiler bu suçta fail olabilir. Bu nedenle suç (faili bakımından) özgü suç niteliğindedir. Suçun mağduru hayatı sona eren kişidir. Ölen kişinin yakınları suçtan zarar görenlerdir.

Bu suçun oluşabilmesi için failin kasten hareket etmiş olması gerekir. Bu suç olası kasıtla da işlenebilir ve bu durumda cezasından indirim yapılır ancak bu suç taksirle işlenemez.

Bütün hukuka uygunluk sebepleri bu suç bakımından da söz konusu olabilir.

Kişi yükümlü olduğu icrai hareketi yerine getirme imkan ve iktidarına fiilen sahip değilse, kişiyi cezalandırmak mümkün değildir.

İhmali suçlarda, somut olayda failin kendisinden icrai harekette bulunması beklenebilir olması gerekmektedir. Hukuken talep edilemeyeceği hallerde kusurdan söz edilemez.

İhmali suçlarda, fail neticeyi meydana getiren nedensellik sürecine hakim değildir. Bu nedenle ihmali davranışla işlenen kasten öldürme suçunda, teşebbüs söz konusu değildir.


İntihara Yönlendirme

İntihar, insanın kendi yaşamını kendi eliyle sonlandırmasıdır ve yaşam hakkını ihlalidir. Genel ahlaka aykırı olduğundan hukuken doğru görülmemektedir. Ancak intihar edenin cezalandırılması da mümkün değildir. Fakat kişiyi intihara yönlendirme, intihar kararı verdirme veya kararını kuvvetlendirme fiillerine cezai hükümler getirilmiştir.

“(1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

(4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar” (TCK m.84).

İntihara yönlendirme suçuyla; korunan hukuki değer, kişinin yaşama hakkıdır. İntihara yönlendirmenin konusu intihar eden kişinin yaşamıdır. Mağduru intihara azmettirilen, teşvik edilen, intihar kararı kuvvetlendirilen şekillerinde, intihara yönlendirilen kişidir.

İntihar etmeyi düşünen ve fakat kesin kararını vermemiş olan kişinin intihar kararı vermeye yönlendirme ve kararını kuvvetlendirme hallerinde, intihara teşvik sözkonusu olacaktır. Ancak; intihara karar vermiş olan bir kişinin, intiharının icrasında, intiharını fiilen ve etkili bir şekilde kolaylaştırmaya yönelik her türlü hareket, davranış ve eylemler yardım etme olacaktır.


Taksirle öldürme

Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıkla, haksızlık teşkil eden bir fiilin gerçekleştirilmesi halidir. Taksir iki türlü oluşabilir; netice öngörülebilir olduğu halde fail tarafından öngörülememesi, (basit taksir) ve neticenin öngörülmesine rağmen istenmemesi (bilinçli taksir).

Kanun; her türlü dikkat ve özen yükümlülüklerini değil, sadece kanunda sayılan belli hallerdeki, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı fiilleri cezalandırmaktadır. Kanuni deyimle; “taksirle işlenen fiiller, kanunda açıkça belirtildiği hallerde cezalandırılır” (TCK m.22). Bu nedenlerle; suçlar kural olarak kasten işlenebilir, (ancak kanunda düzenlenmiş ise) istisnaen taksir ile işlenebilmektedir. Kanunda taksirle işlenebileceği belirtilen suçlardan biri de taksirle öldürme suçudur.          

“(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” (TCK m.85).

Taksirle öldürme herhangi bir davranış ile işlenebildiğinden, serbest hareketli bir suçtur. Dikkat ve özen yükümüne aykırı taksirli davranış, icrai veya ihmali olabilir.

Dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlâl eden fiili ile bir kişinin ölümüne sebebiyet veren kişinin taksirle öldürme fiili (suçu) sözkonusu olacaktır. Fiilinin sonuçlarının öngörülebilir olmasına karşılık, bilgi ve tecrübesine veya kullandığı aracın özelliklerine güvenerek öngördüğü neticenin gerçekleşmeyeceği düşüncesiyle hareket edilmesi sonucunda fiili ile kişinin taksirle öldürme fiili (suçu) sözkonusu olduğu hallerde ise bilinçli taksir hali sözkonusu olacaktır.

Suçun cezalandırılabilirliği için taksirli davranış ile meydana gelen ölüm neticesi arasında neden sonuç ilişkisinin varlığı ve meydana gelen ölüm neticesinin faile objektif olarak isnat edilebilmesi gerekir.

Taksirli öldürme suçunda, failin dikkat ve özen yükümlülüğünün gereklerini öngörülebilecek ve davranışlarını bu yönde yönlendirebilecek durumda olması halinde, dikkat ve özen yükümlülüğünün gereklerine aykırı olarak kusurlu hareket ederek ölüme neden olmaktadır.

Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise kanunda düzenlenen, (özel içtima hükmü gereği) verilecek ceza arttırılmaktadır.


 BİLGİ: Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Nuri MEHMETOĞLU’na aittir. Emeğe saygı bakımından kaynak gösterilerek içeriklerin kısmen veya tamamen kullanılması serbesttir. (2010’da Yazılmış 2020’de Gözden Geçirilmiştir.)

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.