CEZALAR
Av. Nuri MEHMETOĞLU
Türk Ceza Kanununun Genel Hükümler (1.) Kitabının 3. Kısımda, yaptırımlar düzenlenmiştir. Bu kısımdaki düzenlemeler de, Cezalar, Güvenlik Tedbirleri, Cezanın Belirlenmesi ve Bireyselleştirilmesi ile Dava ve Cezanın Düşürülmesi ile ilgili hükümlerin toplandığı dört bölümden oluşmaktadır. Bu kısmın ilk bölümünde düzenlenen cezaların, türleri belirtilerek özellikleri sıralanmıştır.
Ceza Kavramı
Türk Ceza Kanunununda cezalar: “Suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezalarıdır” (TCK m.45). cümlesi ile çok kısa ve öz tarif edilmiştir.
Ceza hukukunda, kanunca yasaklanıp, suç olarak düzenlenniş eylemlerin gerçekleştirilmesi halinde (eylemi yapan/suçu işleyen) fail(ler) hakkında, devlet tarafından uygulanan tüm yaptırımlar ceza olarak isimlendirilmektedir.
Ceza; suç teşkil eden fiili, gerçekleştiren kişi hakkında (soruşturma ve kovuşturma sonucunda) yargı kararı ile uygulanmasına karar verilen yaptırımdır. Fail, suç işlemiş olmasının karşılığında, (yaşam, özgürlük, malvarlığı ve benzeri haklar bakımından) bir takım hak ve değerlerden yoksun bırakılır. Bu yoksunluklar, işediği suçlara karşılıktır.
Toplumsal kuralları ihlal eden suçluları, yaptırıma tabi tutarak cezalandırmak, çok eski tarihlerden beri uygulanagelmektedir. Ancak uygulandığı toplum veya uygulama zamanı bakımından farklılıklar sözkonusudur.
Öldürme/idam, vücut organlarını kesme, dövme, işkence etme, dağlama, toplumun dışına çıkarma/dışlama, yaşanılan yerleşim biriminden çıkarma, sürgün gibi çeşitli formlarda ceza uygulamalarına rastlanabilmektedir. Lokal bazı farklı uygulamalar dışında, günümüzün çağdaş ceza hukuk uygulamalarında, ağırlıklı olarak hürriyeti bağlayacı cezalar ve/veya maddi/para cezaları uygulanmaktadır.
Ceza; doğası gereği, uğrattığı yoksunluk ölçüsünde, cezalandırılan kişiye acı ve ızdırap vermektedir. Bu nedenle cezanın ağırlığı, işlenen suç/haksızlık ve kusur oranında artmaktadır. Başka bir ifade ile suç işleyen faile uygulanacak cezanın ağırlığı, işlediği suç ve kusuru ile orantılı olmalıdır.
Ceza uygulamasında bir başka önemli husus, uygulanacak cezanın, cezadan beklenen amaç ile uyumlu olması gereğidir.
Cezanın Amacı ve Türleri
Cezanın amacı hakkında, birbirinde farklı birçok teori ileri sürülmekte ve değişik bakış açıları bulunmaktadır. Bu nedenle cezanın amacına ilişkin farklı teoriler uzun uzadıya incelenir ve eleştiriler dile getirilir.
Ancak, gerçek yaşamda, hayatımızı asıl etkileyen ve etkileyecek olan yürürlükteki yasal düzenlemelerin getirdiği hüküm ve kurallardır.
Özgürlüğe yönelik cezalar (hapis): Günümüz modern ceza/hukuk sistemlerinde en çok uygulanan ceza türüdür. Özgürlüğü kısıtlayan, sürgün cezası da yakın geçmişe kadar sıklıkla ve daha çok siyasi saiklerle uygulanmıştır.
Malvarlığına yönelik cezalar: mal varlığına el koyma ve müsadere daha az olmakla birlikte para cezaları birçok ceza/hukuk sisteminde yoğun olarak uygulanmaktadır.
Haklara yönelik cezalar: Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma, yasaklama.
Türk Ceza Kanunununda, cezaların tarifini yapan 45. maddesi, “Suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezalarıdır” hükmü ile güvenlik tedbirleri cezalardan ayrı tutularak, iki tür ceza belirlenmiş: Hapis Cezaları ve Adli Para Cezaları.
Hapis cezaları
Hapis cezalarının neler olduğu TCK’da şöyle belirlenmiştir:
“Hapis cezaları şunlardır:
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası.
b) Müebbet hapis cezası.
c) Süreli hapis cezası” (TCK m.46).
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası: “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlünün hayatı boyunca devam eder, kanun ve Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirtilen sıkı güvenlik rejimine göre çektirilir” (TCK m.46). Hükümde, kanun ve yönetmelikte belirtilen sıkı güvenlik rejimine göre ve yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarında çektirilir hükmünü de getirmekle bu ceza tipine ilişkin özel bir infaz şekli de öngörülmüştür.
Müebbet hapis cezası: “Müebbet hapis cezası, hükümlünün hayatı boyunca devam eder” (TCK m.46). Müebbet Hapis Cezası için, ağırlaştırılmış müebbetteki gibi, özel bir ceza infaz rejimi öngörülmemiştir.
Hem ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının, hem de müebbet hapis cezasının tanımında; “hükümlünün hayatı boyunca devam eder” tarifi ile cezanın yaşam süresiyle bağlı olduğu belirtilmesine ve kural olarak cezanın, hükümlünün ölümüne kadar infaza devam edilmesi gerekmesine rağmen, 5275 s. Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun koşullu salıverme kuralları gereğince, failin belirli süreleri, iyi halli geçirmesi halinde, kalan kısmı şartlı salıverme ile dışarıda infaz edilebilir.
Süreli hapis cezası: “(1) Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz. (2) Hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır.”(TCK m.49) hükmü ile ağırlaştırılmış müebbet ile müebbet hapis cezası dışında kalan (süreli) hapis cezaları, bir ay ile 20 yıla arasında olan cezalar olarak tarif edilmiştir.
Kanunda; süreli hapis cezasının alt sınırı belirtilmiş, üst sınırı belirtilmemiş olan hallerde üst sınır, yirmi yıl olarak kabul edilecektir. Ancak kanunda belli bir suça karşılık, yirmi yılı aşan bir hapis cezası öngörülmüş ise bu sınırın üstüne çıkılabilecektir. Çünkü cezanın belirlenmesini düzenleyen TCK’nun 61/7. Maddesi; “Süreli hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı bu madde hükümlerine göre belirlenen sonuç ceza, otuz yıldan fazla olamaz”. hükmü ile, somut cezanın belirlenmesinde, cezanın otuz yıla kadar belirlenmesine cevaz vermektedir.
Bir yıl ve daha az süreli hapis cezaları “kısa süreli hapis cezası” olarak adlandırılmış ve bunların seçenek kurumlara çevrilebileceği düzenlenmiştir. Bir hapis cezasının kısa süreli hapis cezası olarak nitelenmesi, cezanın, TCK m.50’deki seçenek yaptırımlara dönüştürülmesi bakımından önemlidir. Hapis cezasının süresi hükmedilen cezaya göre belirlenir. Birden fazla mahkumiyette, toplam cezaya değil, her bir suç karşılığı verilen cezanın süresine bakılır.
Bir yıl ve daha az süreli olan “kısa süreli hapis cezaları” suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre, kanunda belirlenen birtakım seçenek yaptırımlara dönüştürülebilmektedir.
Kısa Süreli Hapis Cezasına Seçenek Yaptırımlar
Hürriyeti bağlayıcı (hapis) cezalarının, diğer bir yaptırıma çevrilmesine, seçenek yaptırım (veya cezaların dönüşümü) denilmektedir.
TCK’nun (m.50) hükümlerine göre, suçlunun işlediği suç nedeniyle, hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezası, kanunun belirlediği koşulların varlığı halinde, mahkeme (veya hakim) tarafından “seçenek yaptırım” olarak, “adli para cezasına” veya kanunda sayılan diğer yaptırımlardan birine çevrilebilmektedir.
Kural olarak, kısa süreli hapis cezaları seçenek yaptırımlardan herhangi birine çevrilebilir. Ancak “Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.” (TCK m.50/2).
Kanun; bazı hallerde kısa süreli hürriyeti bağlayıcı (hapis) cezasına mahkum olan kişinin eğitim durumu, çevresi ve ahlaki eğilimlerine göre ıslahı gerekmeyen tesadüfi bir suçlu olabileceği, kısa süreli de olsa hapis cezasının, infaz kurumunda çektirilmesinin yarar sağlayamayabileceğinden hareketle, kısa süreli hapis cezaları için bir takım seçenek yaptırımlar öngörmüştür. Kanunda; kısa süreli hapis cezasına seçenek olarak şunlar öngörülmüştür:
“Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;
a) Adlî para cezasına,
b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, Çevrilebilir” (TCK m.50/1)
Seçenek yaptırımlara çevirme kural olarak takdire bırakılmışken; “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” (TCK m.50/3). hükmündeki durumda ise zorunludur.
“Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz” (TCK m.50/4). hükmü, taksirli suçlarda hükmolunan ceza kısa süreli değilse bile seçenek yaptırıma (ama yalnızca adli para cezasına) çevrilebilmektedir.
“Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir” (TCK m.50/5).
Kısa süreli hapis cezası yerine hükmolunan “tedbir”in gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, kısa süreli hapis cezası kısmen veya tamamen infaz olunur. Bunun hukuki sonucu olarak, uygulamada artık kısa süreli hapis cezası esas alınacaktır. “Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, infaz hâkimliği kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz” (TCK m.50/6).
“Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, infaz hâkimliğince tedbir değiştirilir” (TCK m.50/7).
Hapis cezasının ertelenmesi
Hapis cezasının ertelenmesi, cezanın bireyselleştirilmesinin, suçlunun kişiliğine uydurulmasının, en önemli yollarından biridir. Erteleme ile, hapis cezasına verilen mahkumiyet gereği olan cezanın, belli şartlar varlığı halinde, cezaevi dışında infaz edilmektedir. Ancak her hapis cezası değil, iki yıl veya daha az süreli hapis cezası ertelenebilir. Onsekiz yaşından küçük ve altmışbeş yaşından büyüklerde süre üç yıldır.
Adli para cezasının ertelenmesi mümkün değildir.
Hapis cezasının ertelenmesini düzenleye kanun maddesi şöyle düzenlenmiştir.
“(1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, Gerekir.
(2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, infaz hâkimi kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir.
(3) Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.
(4) Denetim süresi içinde;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine, Mahkemece karar verilebilir.
(5) Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek infaz hâkimine verir.
(6) Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.
(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, infaz hâkiminin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine infaz hâkimliğince karar verilir.
(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır” (TCK m. 51).
Türk Ceza Kanunundaki bu düzenlemenin amacı, kişinin, ceza infaz kurumlarına konulmadan topluma kazandırılmasıdır.
Adli Para Cezası
Adli Para Cezası: Bazı suçlarda hapis cezası ile birlikte veya tek başına, belli bir miktar paranın maliye hazinesine ödetilmesidir. Ödenmemesi halinde hapis cezasıyla sonuçlanır.
“(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.
(4) Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.” (TCK m.52)
BİLGİ: Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Nuri MEHMETOĞLU’na aittir. Emeğe saygı bakımından kaynak gösterilerek içeriklerin kısmen veya tamamen kullanılması serbesttir. (2010 Yılında Yazılmıştır)