01 May
01May

CEZA KAVRAMI

Av. Nuri MEHMETOĞLU

Ceza Kavramı

Ceza hukukunda, kanunca yasaklanıp, suç olarak düzenlenniş eylemlerin gerçekleştirilmesi halinde (eylemi yapan/suçu işleyen) fail(ler) hakkında, devlet tarafından uygulanan tüm yaptırımlar ceza olarak isimlendirilmektedir.

Ceza; suç teşkil eden fiili, gerçekleştiren kişi hakkında (soruşturma ve kovuşturma sonucunda) yargı kararı ile uygulanmasına karar verilen yaptırımdır. Fail, suç işlemiş olmasının karşılığında, (yaşam, özgürlük, malvarlığı ve benzeri haklar bakımından) bir takım hak ve değerlerden yoksun bırakılır. Bu yoksunluklar, işediği suçlara karşılıktır.

Toplumsal kuralları ihlal eden suçluları, yaptırıma tabi tutarak cezalandırmak, çok eski tarihlerden beri uygulanagelmektedir. Ancak uygulandığı toplum veya uygulama zamanı bakımından farklılıklar sözkonusudur.

Öldürme/idam, vücut organlarını kesme, dövme, işkence etme, dağlama, toplumun dışına çıkarma/dışlama, yaşanılan yerleşim biriminden çıkarma, sürgün gibi çeşitli formlarda ceza uygulamalarına rastlanabilmektedir. Lokal bazı farklı uygulamalar dışında, günümüzün çağdaş ceza hukuk uygulamalarında, ağırlıklı olarak hürriyeti bağlayacı cezalar ve/veya maddi/para cezaları uygulanmaktadır.

Ceza; doğası gereği, uğrattığı yoksunluk ölçüsünde, cezalandırılan kişiye acı ve ızdırap vermektedir. Bu nedenle cezanın ağırlığı, işlenen suç/haksızlık ve kusur oranında artmaktadır. Başka bir ifade ile suç işleyen faile uygulanacak cezanın ağırlığı, işlediği suç ve kusuru ile orantılı olmalıdır.

Ceza uygulamasında bir başka önemli husus, uygulanacak cezanın, cezadan beklenen  amaç ile uyumlu olması gereğidir.


Cezanın Amacı

Cezanın amacı hakkında, birbirinde farklı birçok teori ileri sürülmekte ve değişik bakış açıları bulunmaktadır. Bu nedenle cezanın amacına ilişkin farklı teoriler uzun uzadıya incelenir ve eleştiriler dile getirilir.

Ancak, gerçek yaşamda, hayatımızı asıl etkileyen ve etkileyecek olan yürürlükteki yasal düzenlemelerin getirdiği hüküm ve kurallardır. Yazımızın kapsamı nedeniyle teorileri, sadece başlıkları ile sayarak kanunun düzenlemesini irdeleyeceğiz.

Cezanın amacını izah teoriler şu şekilde sınıflandırılabilmektedir.

1. Mutlak Teoriler (Kefaret teorisi ve Adalet teorisi); Cezanın meşruluğunu kendisinde görerek, cezanın başka amaca hizmet etmesinin gerekmediği, cezanın kendisinin amaç olduğunu, suçun karşılığı olduğunu, adaleti gerçekleştirildiğini ileri sürer.

2. Nisbi (Caydırıcı) Teoriler (özel önleme ve genel önleme); teorilerinde, ceza suçtan korunma, suçu önleme, (caydırma) aracıdır ve geleceğe yöneliktir. Kişiyi gelecekteki suçlardan korumayı (caydırmayı) hedefler.  

3. Karma (Uzlaştırıcı) Teori; ise cezanın amacının geçmişe ve geleceğe yönelik olduğu, hem kefaret/adalet hem de özel ve genel önlemeyi (caydırmayı) hedeflediğini kabul eder.


Yasal Düzenleme

Eski 765 sayılı Türk Ceza Kanununda; cezanın, Cezaların İnfazı Hakkında Kanunda da infazın, amacının ne olduğu açıklanmamıştır. Ancak 1965’te infaz sistemini değiştiren yasanın gerekçesinde cezanın infazında, failin ıslahının, topluma tekrar kazandırılması amaçlandığı görülmektedir.

Yeni 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, “ceza kanununun amacı” başlıklı “Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir”.(m.1) hükmünde “suçun işlenmesini önlemek” hedeflenerek, özel ve genel önlemeye (caydırıcılığa) işaret edilmiştir.

Ayrıca “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.”(m.3/1) ile “Hakim, somut olayda; a) Suçun işleniş biçimini, b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları, c) Suçun işlendiği zaman ve yeri, d) Suçun konusunun önem ve değerini, e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını, g) Failin güttüğü amaç ve saiki, Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.”(m.61/1) hükümlerinde de cezaya hükmetdilmesinin kıstasları belirlenmiştir.

Bu düzenlemelerde TCK.’da “fiilin ağırlığıyla orantılı ceza” anlayışının esas alındığı ve (kast veya taksir olsun) kusurun ağırlığının, belirleyici bir kriter olarak alındığı görülmektedir.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da da“İnfazda Temel Amaç” başlıklı, “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek,  üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.”(m.3/1) hükmünde, genel ve özel önlemeye önem verildiği görülmektedir.


Cezanın Nitelikleri

Ceza bireylerin temel hak ve özgürlüklerini sınırladırmaktadır. Bu nedenle de; ceza, herşeyden önce “kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi” gereğince, yasada gösterilmek zorundadır. Hangi fiil (suç)’un karşılığı, hangi ceza yaptırımının uygulanacağına yasada yer verilmiş olması gerekir Ayrıca suçun işlenmesi anında kanunda belirtilmemiş bir yaptırım tatbik edilmemeliridir. (Any. m.38, TCK.m.2).

Bu temel ilke ve özellikler dışında, suç karşılığında uygulanabilir ceza(ları)ın, bazı temel niteliklerini de birlikte taşıması gerekmektedir. Yine yazımızın kapasitesi gereği sadece başlıklarla yetinilecektir.

Ceza insan onuruyla bağdaşmayacak şekilde olmamalı, insancıl ve ahlaki olmalıdır.

Ceza, eşit olmalı (mutlak eşitlik değil)

Bölünebilir olmalıdır.

Adli hatada bulunulması durumunda geri alınabilmelidir.

Ceza sadece faile (suçu işleyen kişiye) uygulanmalıdır.

Suçun ağırlığıyla orantılı ve etkili olmalıdır.

Devlete az yük getirmelidir.


Ceza Türleri

İnsan hayatına yönelik (ölüm) cezaları; öldürme, asma, idam, kurşuna dizme, ilaçla veya elektrikle hayata son verme gibi geçmişten günümüze, çok değişik uygulamaları olsa da tamamı, insan hayatını ortadan kaldırmaktadır.

Türk ceza/hukuk sisteminde; 2002 tarihli 4771 s. kanunla savaş ve çok yakın savaş tehdidi hallerinde işlenen suçlar dışında, idam cezaları kaldırılarak, müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülmüştür. 2004’te (5170 s. Kanunla) ise Anayasa’ya “Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez” (Any. 38/10) hükmü getirilmiş, daha sonra, kanunlardaki  ölüm cezaları, müebbet hapis cezasına dönüştürülmüş, böylece istisnasız tüm ölüm cezaları kaldırılmıştır.

Beden varlığına yönelik cezalar (eziyet): Kırbaçlama, dövme, taşlama, dayak, uzuv kesme gibi cezalar günümüzde lokal bazı uygulamalar dışında uygulanmamaktadır.

Özgürlüğe yönelik cezalar (hapis): Günümüz modern ceza/hukuk sistemlerinde en çok uygulanan ceza türüdür. Özgürlüğü kısıtlayan, sürgün cezası da yakın geçmişe kadar sıklıkla ve daha çok siyasi saiklerle uygulanmıştır.

Malvarlığına yönelik cezalar: Mal varlığına el koyma ve müsadere daha az olmakla birlikte para cezaları birçok ceza/hukuk sisteminde yoğun olarak uygulanmaktadır.

Haklara yönelik cezalar: Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma, yasaklama.

Türk Ceza Kanunda; güvenlik tedbirleri cezalardan ayrı tutularak, iki tür ceza belirlenmiş: Hapis Cezaları ve Adli Para Cezaları.

Hapis Cezaları: “Hapis cezaları şunlardır: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Müebbet hapis cezası ve Süreli hapis cezası”(5237 s, TCK m.46)

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezası, hükümlünün hayatı boyunca devam eder.(TCK m.47-48)

“(1) Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz. (2) Hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır.”(TCK m.49) hükmü ile Ağırlaştırılmış müebbet ile müebbet hapis cezası dışında kalan (süreli) hapis cezaları bir ay ile 20 yıla arasında olmak üzere sınırlandırılmış, bir yıl ve daha az süreli hapis cezaları da ayrı tutularak kısa süreli hapis cezası olarak adlandırılmış ve bunlara seçenek bazı yaptırımlar uygulanabileceği düzenlenmiştir.

Düzenlemeye göre bir yıl ve dahaz süreli olan “(1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;

a) Adlî para cezasına,

b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,

c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,

d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,

e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,

f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, Çevrilebilir” (TCK m.50/1)

Adli Para Cezası: Bazı suçlarda hapis cezası ile birlikte veya tek başına, belli bir miktar paranın maliye hazinesine ödetilmesidir. Ödenmemesi halinde hapis cezasıyla sonuçlanır.

“(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.

(4) Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.” (TCK m.52)

Güvenlik Tedbirleri: Türk Ceza Kanununda, yaptırılar alt başlığında düzenlenmiş olmasına karşılık “cezalar”dan sayılmayarak ayrı bir bölüm olarak düzenlenmiş ve Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma(m.53), Eşya müsaderesi(m.54), Kazanç müsaderesi(m.55), Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri(m.56), Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri(m.57), Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular(m.58), Sınır dışı edilme(m.59), Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri(m.60) gibi farklı şekillerde düzenlenmiştir.


Cezanın Belirlenmesi

Cezanın belirlenmesi iki aşamada olmaktadır: Soyut Belirleme ve Somut Belirleme.

Soyut belirleme; kanunkoyucu tarafından, (genel hükümlerde) ceza (ve güvenlik tedbirleri) sisteminin belirlenmesi, yani suçlara uygulanacak ceza ve/veya güvenlik tedbirlerinin tür ve ağırlıklarına göre yasada belirlenmesi ile (özel hükümlerde) her suç için ayrı ayrı uygulanacak ceza veya güvenlik tedbirinin türü ve ağırlığı (miktarı) nın belirlenmesidir.

Her suç için uygulanacak ceza veya güvenlik tedbirinin türü ve ağırlığı kanunda belirtilen türde ve belirtilen (alt-üst) sınırlar içinde kalması zorunludur.

Somut belirlenme; Mahkeme tarafından, kanunda soyut olarak belirlenen ceza veya güvenlik tedbirinin türü ve alt-üst sınırlarında kalmak koşulu ile somut suçu işleyen faile, uygulanmasıdır.

“Hakim, somut olayda; a) Suçun işleniş biçimini, b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları, c) Suçun işlendiği zaman ve yeri, d) Suçun konusunun önem ve değerini, e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını, g) Failin güttüğü amaç ve saiki, Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.”(5237 s. TCK 61/1) 

Somut cezanın belirlenmesinde, kanun düzenlemesi ve uygulamada sistematiği bazı ilkeler doğurmuştur. Kusur İlkesi, Birden fazla Değerlendirme Yasağı ve Gerekçe Gösterilmesi Zorunluluğu gibi.

Kanun düzenlemesi ve cezanın belirlenmesi ilkeleri çerçevesinde; ilk aşamada, fiile ilişkin hususlar (suçun işleniş biçimi, suçta kullanılan araç, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önemi/değeri, zarar veya tehlikenin ağırlığı) ile faile ilişkin hususlar (kast veya taksire dayanan kusurun ağırlığı, sebep, saik ve amaç) tartışılarak, temel ceza belirlenerek gerekçelendirilir. İkinci aşamada; varsa olası kast veya bilinçli taksir değerlendirilerek, ağırlatıcı ve hafifletici nedenler uygulanır, varsa somut olaya özgü nedenler dikkate alınır. Daha sonra; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki davranışı, yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi takdiri indirim sebepleri tartışılarak, takdiri indirim uygulanarak veya uygulanmayarak. sonuç cezanın belirlenir.

 

 BİLGİ: Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Nuri MEHMETOĞLU’na aittir. Emeğe saygı bakımından kaynak gösterilerek içeriklerin kısmen veya tamamen kullaılnması serbesttir. (2010 Yılında Yazılmıştır)

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.