01 May
01May

CEZA HUKUKU

Av. Nuri MEHMETOĞLU

Giriş

İnsanlık; doğası gereği topluluk halinde yaşayan insanları toplu yaşamalarının sağlanmabilmesi ve sürdürülmesi için ihtiyaç duydukları toplumsal yaşama kurallarını da geliştirmtir. Farklı bazı nüansları bulunsa da, toplumsal yaşamı düzenleyen kuralları; günümüzde üç ana grupta toplanmaktadır. Din kuralları, ahlak kuralları ve hukuk kuralları. İnsanlığın gelişim sürecinde, örf ve adet kuralları ile görgü kuralları da eklenmiş ise de geniş yığınları etkilememesi ve lokal uygulamalarda çok farklılıklar bulundurması nedenleriyle ikincil kalmıştır.

Toplumsal yaşam kuralları, bireysel olarak insanın kendisi ve içinde yaşadığı toplumun varlığınının sürüdürülmesi için zorunluluk halini almış ve uygulamada “Hukuk Kuralları” ön plana çıkmıştır. Hukuk’un toplumsal düzeni sağlama amaçlı kurallarına uyulmaması hallerinde uygulanacak cezaları belirleyen ve uygulayan kuralların oluşturduğu hukuk dalı Ceza hukukudur.

Hukuk düzeninde, toplumsal yaşama ait önemli hukuki değerlerin korunması  ve toplumsal düzenin sağlanması bakımından, Ceza Hukuku, hukuk devletinde bireylerin hak ve yükümlülüklerine yönelik haksızlıkları suç olarak düzenleyip cezalandırarak toplumsal düzeni sağlamaya katkı sağlamaktadır.

Toplumsal yaşam düzenini korumayı hedef almakta diğer toplumsal kurallar ve diğer hukuk dalları gibi görünmesine karşılık, Ceza Hukuku, suç olarak tanımladığı, hukuk düzenini ihlal eden davranışlara karşı ağır maddi yaptırımlar belirleyerek uygulamakla önemli farklılıklar göstermektedir.

Hukuk kurallarını belirleyen devletin, suç olarak belirlediği fiilleri işleyen kişleri cezalandırmanın yegane aracı da ceza hukukudur. Başka bir anlatımla, ceza hukuku, devletin cezalandırma yetkisine dayanarak, hukuk düzenini en katı biçimde uygulayarak toplumsal düzeni sağlar.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nın 1. maddesinde ceza kanununun amacı şöyle ifade edilmiştir: “Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için, ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir.”

 

Türk Ceza Hukuku Tarihçesi

Monarşik/Teokratik karışımı bir yönetime sahip Osmanlı İmparatorluğu Devletinin, kodifike bir hukuk düzeni bulunmamaktaydı. Padişah fermanları ile vücut bula “İrade” çerçevesinde “Teokratik” hukuk sistemi etkin olmakla birlikte, gelenek, ahlak ve örfi hukuk kuralları da uygulanmaktaydı.

1876 Anayasasıyla yönetimin meşrutiyete dönüştürülmesi hareketleri de modern bir hukuk düzenin oluşturulmasını sağlayamamış olsa da hukukta ilerleme çalışmaları gündemde olmaya devam etmiştir.

1853’te Fransız Ceza Kanunundan bazı hükümler yürürlüğe konmuş, İslamî mezheplerin talepleri de dikkate alınarak, “Mecelle-i Ahkam-ı Adliye“ ismi ile bir İslam Hukuk Kodifikasyonu” çalışmaları da sürdürülmüştür.

1858’de Fransız Ceza Kanunu, 1879’da da Fransız Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunları, çevrilerek  çok az değişiklikle yürürlüğe konmuştur. Ancak; İslam hukuku geleneksel geçerliliğini korumuş böylece iki ayrı hukuk ve yargı düzeni varlık bulmuştur. 1908’deki İkinci Meşrutiyet ile de bu ikili yapıya devam edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilen 1921 Anayasası ile “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir“ ilkesi benimsenmiş, 1924’te yeni Anayasa ile kuvvetler ayrılığına dayalı laik, parlamenter, cumhuriyet düzeni kabul edilmekle birlikte, “Devletin Dini İslamdır” (m.2) ve “Ahkamı Şer‘iyenin Tenfizi”(m.26) hükümlerini de içeriyordu.

Zanardelli yasası olarak ta bilinen 1889 tarihli İtalyan Ceza Kanunu esas alınarak 1926'da 765 sayılı Türk Ceza Kanunu kabul edilip yürürlüğe konuldu. 1929’da da, Alman Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu çok az değişikliklerle alınarak, (1412 sayılı)Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu kabul edilmiştir. 79 yılda 50’den fazla değişiklik yapılan 765 sayılı eski Ceza Kanunu, 2004’te Alman ceza doktrininden esinlenerek hazırlanan yeni (5237 sayılı) Türk Ceza Kanunu’na kadar yürürlükte kalmıştır.

Ceza Hukuku alanında; temel ceza kanunu ile ceza muhakemesi usuulü kanunları dışında; 1918 sayılı “Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun”(1932), 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu (1934) başta olmak üzere sonraki yıllarda birçok özel ceza düzenlemesi yapıldı.


Ceza Hukukunun Yeri ve Kapsamı

Hukuk; Roma hukukçusu Ulpianus tarafından ilk kez yapıldığı bilindiği şekli ile, iki temel kola ve iki kolun dallara ayrılması ile sistematize edilip incelenmektedir. Bu ayrıma göre hukukun iki temel kolu vardır: “Özel Hukuk” ve “Kamu Hukuk” Son dönemlerde bir de Karma Hukuk eklenmektedir.

Özel Hukuk; eşitlik ve irade özgürlüğü temelinde, kişilerin ve toplulukların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarından oluşan hukuk koludur. Medeni Hukuku, Borçlar Hukuku, Ticaret Hukuku, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, İcra ve İflas Hukuku, Devletler Özel Hukuku Özel Hukuk’unun dallarıdır.

Kamu Hukuku ise devlet ile kişi veya kişi toplulukları arasında ve devletin diğer devletler ile olan ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarından oluşan hukuk koludur. Kamu hukuku ilişkilerinde devlet kişi eşit değildir. Bu nedenle taraf eşitliği ve irade özgürlüğü sözkonusu değildir. Hukuk kuralları çerçevesinde olmak koşulu ile çoğunlukla devlet, iradesini, kişi iradesine kabul ettiren egemen konumundadır. Anayasa Hukuku, Ceza Hukuku, İdare Hukuku, Mali (Vergi) Hukuku, Ceza Muhakemesi Hukuku, Devletler Umumi Hukuku Kamu Hukuk’unun dallarıdır.

Suç ve ceza kavramlarını düzenleyen “Ceza Hukuku” ile ceza yargılamasını düzenleyen “Ceza Muhakemesi Hukuku”, Kamu Hukuk’unun alt dallarıdır.


Ceza Hukukunun Alt Dalları

Ceza Hukuku; kendi içinde üç ana bölüme ayrılarak incelenir.

1. Maddi Ceza Hukuku,

2. Ceza Muhakemesi Hukuku ve

3. Ceza İnfaz Hukuku.

Maddi Ceza Hukuku, suç, suçun unsurları, ceza sorumluluğu, ceza şartları ve cezaları ele almaktadır. Maddi ceza hukukunun temel mevzuatı 5237 s. Türk Ceza Kanunu’dur. Maddi ceza hukuku da, kendi içinde, genel hükümler ve özel hükümler olarak ikiye ayrılır

Genel Ceza Hukuku (Ceza Genel Hükümleri), suç kavramı ile suçun maddi ve manevi unsurlarıını, ceza hukukunun genel ilkelerini, ceza kavramının tanımı ve türlerini, suçu ortadan kaldıran nedenleri, cezayı azaltan ve ortadan kaldıran nedenler, içtima, iştirak, teşebbüs halleri gibi suç ve ceza için geçerli kavram ve ilkeri belirler ve düzenler.

Özel Ceza Hukuku (Özel Genel Hükümleri) ise, hukuk düzenince göre suç sayılan eylemleri, suçların tasnifini, eylemlerin suç sayılma nedenlerini, suçun kapsam ve sınırlarını, suç sayılan eylemler için öngörülen ceza ve diğer tedbirlerini belirler ve düzenler.

Ceza Muhakemesi Hukuku (Şekli Ceza Hukuku), suç şüphesinin öğrenilmesinden itibaren, suç teşkil eden bir eylemin olup olmadığını, varsa suçun kimin tarafından ve ne şekilde gerçekleştirildiğini inceleyip araştıran, suç karşılığı yasa ile konulmuş ceza ve/veya güvenlik tedbirlerinin, hangi şekillerde somut olaya uygulanacağını düzenleyen ceza hukukunun alt dalıdır.

Ceza muhakemesi hukuku, suç şüphesinin ararştırıldığı soruşturma aşaması ile yargılamanın yapıldığı kovuşturma aşamalarından oluşur. Yakalama, gözaltı, tutuklama, arama, el koyma, telefon dinleme, fiziki takip gibi tedbirler soruşturm ve kovuşturmanın yürütülmesine ilişkin yatdımcı kurumlarıdır.

Yargılama, iddia makamı (cumhuriyet savcılığı), savunma makamı (şüpheli/sanık ve/veya müdafi-avukatı) ve yargılama makamı (hakim/mahkeme) olmak üzere üç tarafyan teşkil eder. Suç mağduru ve/veya suçtan zarar gören(ler)in, yargılamayı takip etmek istemeleri halinde,  katılan sıfatıyla yargılamaya katılıp, takip etmeleri mümkündür.

Yargılamada yürütülen esas itibariyle kamu davasıdır.

Ceza Muhakemesi Hukukunun, temel mevzuatı 2005 yılında yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’dur.

Ceza İnfaz Hukuku; ceza muhakemesi sonucunda sanığın suçlu bulunarak hakkında bir ceza (veya yaptırım) uygulanmasına hükmedilmesi durumunda, hükmedilen ceza (yaptırım) ların, nasıl, nerde ve ne şekilde yerine getirileceğine (infaz edileceğine) ilişkin kural ve düzenlemelri içeren ceza hukuku alt dalıdır.

Hükmedilen ceza (yaptırım) ların hangi (tip) infaz kurumunda infaz edileceği, infada hangi kuralların uygulanacağı, infazın ne zaman başlayacağı, ne zaman biteceği, koşullu salıverme, denetimli serbestlik gibi konular Ceza İnfaz Hukukunun konularıdır.

Ceza İnfaz Hukukunun temel mevzuatı 13.12.2004 tarih ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik

Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’dur.


Ceza Hukukunun Kaynakları

Ceza hukukunun kaynakları; doğrudan ve dolaylı kaynaklar olmak üzere iki grupta toplanabilir

Somut (soruşturma veya kovuşturması yapılan) olaya doğrudan uygulanması münkün olan doğrudan kaynaklar, aynı zamanda uygulanması zorunlu olan, bağlayıcı birincil kaynaklardır.

Anayasa, yasalar ve usulüne uygun yürürlüğe konmuş uluslararası sözleşmeler, ceza hukukunun doğrudan kaynaklarıdır.

Ceza hukukunun doğrudan kaynaklarının başında gelen 1982 tarih ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, aynı zamanda, ceza hukukunun uyulması zorunlu temel ilkelerini belirlemiştir. Normlar hiyerarşisinde tepede yer alması nedeniyle, Anayasanın kuralları önemlidir.

Buna göre (Any. madde 38) suçta ve cezada kanunilik, ceza sorumluluğunun şahsiliği, suçsuzluk karinesi, kendisi ve yakınları aleyhine beyanda bulunmama hakkı, hukuka aykırı delil yasağı, ölüm cezası ve genel müsadere yasağı, idarenin hürriyeti kısıtlayıcı ceza uygulama yasağı, vatandaşın iade edilmemesi kuralları temel ilkeler olarak belirlenmiştir.

Ayrıca; Anayasada temel hak ve özgürlükler ile temel hak ve özgürlükler kısıtlanması kurallarına ilişkin düzenlemeler de ceza hukukunu doğrudan şekillendirmektedir.

Ceza hukukunun başat kaynağı Anayasa olsa da en önemli kaynağı kanunlardır. Zira, Anayasada temel ilkelere belirlenirken, detaylar kanunlarca düzenlenmektedir. Bu nendenle, ceza hukuku kurallarının kapsamlı ve detaylı düzenlendiği metinler ceza kanunlarıdır

Suçta ve cezada kanunilik ilkesinin bir gereği olarak, suç sayılan eylemlerin ve suçlara karşılık cezaların belirlenmesi, Anayasal hüküm gereği yasa ile düzenlenmesi gerekmektedir.

Belli başlı temel ceza kanunları şöyle sayılabilir: 5237 s. Türk Ceza Kanunu, 5271 s. Ceza Muhakemesi Kanunu, 5275 s. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı Hakkında Kanun, 3713 s. Terörle Mücadele Kanunu, 5607 s. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, 1632 s. Askeri Ceza Kanunu, 5326 s. Kabahatler Kanunu, 5402 s. Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu, 5395 s. Çocuk Koruma Kanunu, 5352 s. Adli Sicil Kanunu. 765 s. eski Türk Ceza Kanununun yürürlükte olduğu dönemde işlenmiş suçlar açısından lehe hüküm uygulaması bakımından bu hükümler geçerliliğini devam ettirmektedir.

Başka alanlarda düzenlemeleri içermekle birlikte, cezai müeyyide içeren kanunlar da cezai kurallar bakımından Ceza Hukuku ile ilgilidir. Bu kanunlarda belirlenen cezaların uygulanmasında genellikle (5237 s. TCK m. 5 gereği) TCK’nun “Genel Hükümleri” uygulanmaktadır. Örneğin; Vergi Usul Kanunu, Basın Kanunu, Orman Kanunu, Pasaport Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Bankacılık Kanunu, gibi

Usulüne uygun olarak kabul edilmiş ve yürürlüğe konulmuş “Uluslararası Sözleşmeler” de Ceza hukukunun doğrudan kaynakları arasında önemli bir yer tutmaktadır. Zira; Anayasaya (m.90) göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir. Dolayısıyla uluslararası sözleşmeler de kanun gibi, bağlayıcıdır. Hatta, sözleşmenin, temel hak ve özgürlüklere ilişkin olması halinde sözleşme ile kanun çatışmasında, sözleşme metni esas alınmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Protokolleri, Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi gösterilebilir. Avrupa Çocukların Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi, Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesi, BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi, Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulmasına İlişkin Sözleşme, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Milletlerarası Sözleşme, Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı BM Sözleşmesi, Terörist Bombalamalarının Önlenmesine Dair Milletlerarası Sözleşme, Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Milletlerarası Sözleşme, Tedhişçiliğin Önlenmesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi,Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi, BM İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmesi, İşkencenin ve Gayriinsani ya da Küçültücü Ceza veya Muamelenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi, Hükümlülerin Nakline Dair Avrupa Sözleşmesi, Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi, Ceza hukukuna doğrudan kaynaklık yapan ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere örnek olarak sayılabilir.

Dolaylı kaynaklar; hukukçuların, doğrudan kaynakların anlaşılmasında ve yorumlanmasında başvurabilecekleri yardımcı kaynaklardır.

Doğrudan kaynaklar bağlayıcı olduğu halde; dolaylı kaynaklar (içtihadı birleştirme kararları dışında) bağlayıcı değil.

Ceza hukukunun dolaylı kaynakları, mahkeme içtihatları ve doktrin olarak sayılsa da örf ve adet hukuku da suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olmamak şartıyla yardımcı kaynak olabilmektedir.

Mahkeme içtihatları, ceza mahkemelerinin verdiği kararları ifade etmektedir. Bölge Adliye Mahkemeleri ile Yargıtay Ceza Daireleri ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları içtihatta önemli yer tutar. Anayasa Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi kararları da yardımcı kaynak niteliğindedir.

İçtihatlar daha çok, soyut ceza normlarının somut olaylara uygulanmasında yerleşik bir uygulama oluşturması ile kaynaklık yapmaktadır. Bununla birlikte, içtihatların bağlayıcı olmaması, önceden verilen hatalı kararların düzeltilmesine ve gelişmelere uyum sağlanmasını olanaklı kılmaktadır.

Doktrin; kitap, makale, tez gibi bilimsel çalışmalarda belirtilen bilimsel görüşlerden oluşmaktadır. Doktrin çalışmalarında yapılan tespit ve değerlendirmeler ile varılan sonuçlar, göz önünde bulundurulabilir. Nitekim bazı Ceza Genel Kurulu Kararlarında da doktrin görüşlerine yer verilerek somut olayın çözümüne çalışıldığı görülebilmektedir.

 

Türk Ceza Kanunu

Maddi ceza hukukunun temel kanunu olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 26.09.2004 tarihinde kabul edilmiş ve 12.10.2004 tarihinde 25611 sayılı resmi gazetede yayınlanmıştır.

344. Yürürlük maddesi hükmü gereği, “İmar kirliliğine neden olma” başlıklı 184 üncü maddesi 26.09.2004 tarihinde, “Çevrenin kasten kirletilmesi” başlıklı 181 inci maddesinin birinci fıkrası ile “Çevrenin taksirle kirletilmesi” başlıklı 182 nci maddesinin birinci fıkrası yayımı tarihinden itibaren iki yıl sonra (26.09.2006 tarihinde), Bu iki istisna sışındaki Diğer hükümleri 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

TCK; Ceza Hukukunun özelliği itibariyle “Genel Hükümler” (m.1-75)  ve “Özel Hükümler” (m.76-343)  olarak iki ana bölümden (kitaptan) oluşmaktadır.

Bir Geçici Madde ile Yürürlük (m.344) ve Yürütme (m.345) maddelerini içeren üç maddelik “Son Hükümler” ile sonradan eklenen bir madde (245/A) ile birlikte toplam 347 maddeden oluşmaktadır.

Birinci Kitap/Genel Hükümler; Temel İlkeler ve Tanımlar (m.1-6) Kanunun Uygulama Alanı (m.7-19) bölümlerini kapsayan, Temel İlkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı başlıklı Birinci Kısım, Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği, Kast ve Taksir (m.20-23), Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler (m.24-34), Suça Teşebbüs (m.35-36), Suça İştirak (m.37-41), Suçların İçtimaı (m.42-44), bölümlerini kapsayan, Ceza Sorumluluğunun Esasları başlıklı İkinci Kısım ile Cezalar (m.45-52), Güvenlik Tedbirleri (m.53-60), Cezanın Belirlenmesi ve Bireyselleştirilmesi (m.61-63), Dava ve Cezanın Düşürülmesi (m.64-75), bölümlerini kapsayan “Yaptırımlar” başlıklı Üçüncü Kısımdan oluşmaktadır.

İkinci Kitap olan Özel Hükümlerde ise her tipik suç ile suça uygulanacak cezanın şekli ve miktarı düzenlenmiştir.

Birinci Kısımda “Uluslararası Suçlar” Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar (m.76-78), Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti(m.79-80), olarak iki bölüm halinde,

İkinci Kısımda; “Kişilere Karşı Suçlar”, Hayata Karşı Suçlar (m.81-85), Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar (m.86-93), İşkence ve Eziyet (m.94-96), Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün İhlâli (m.97-98), Çocuk Düşürtme, Düşürme veya Kısırlaştırma (m.99-101), Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar (m.102-105), Hürriyete Karşı Suçlar (m.106-124), Şerefe Karşı Suçlar (m.125-131), Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar (m.132-140), Malvarlığına Karşı Suçlar (m.141-169), olarak on bölüm halinde,

Üçüncü Kısımda; “Topluma Karşı Suçlar”, Genel Tehlike Yaratan Suçlar (m.170-180), Çevreye Karşı Suçlar (m.181-184), Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar (m.185-196), Kamu Güvenine Karşı Suçlar (m.197-212), Kamu Barışına Karşı Suçlar (m.213-222), Ulaşım Araçlarına veya Sabit Platformlara Karşı Suçlar (m.223-224), Genel Ahlaka Karşı Suçlar (m.225-229), Aile Düzenine Karşı Suçlar (m.230-234), Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar (m.235-242), Bilişim Alanında Suçlar (m.243-246), olarak on bölüm halinde,

Dördüncü Kısımda; “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar (m.247-267), Adliyeye Karşı Suçlar (m.267-298), Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar (m.299-301), Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (m.302-308), Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (m.309-316), Milli Savunmaya Karşı Suçlar (m.317-325), Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (m.326-339), Yabancı Devletlerle Olan İlişkilere Karşı Suçlar (m.340-343), olarak sekiz bölüm halinde tipik suçlar tanımlanarak karşılığında uygulanacak cezai yaptırımlar belirlenmiştir.

 BİLGİ: Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Nuri MEHMETOĞLU’na aittir. Emeğe saygı bakımından kaynak gösterilerek içeriklerin kısmen veya tamamen kullanılması serbesttir. (2010 Yılında Yazılmıştır)

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.