29 May
29May

ÖZEL HAYATA ve HAYATIN GİZLİ ALANINA KARŞI SUÇLAR

Av. Nuri MEHMETOĞLU

Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar, Türk Ceza Kanununun, ikinci kısmı olan kişilere karşı suçların, dokuzuncu bölümünü teşkil etmektedir. Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar bölümü 9 maddeden (132-140. maddeler) oluşmaktadır. Bölümde; Haberleşmenin gizliliğini ihlal, Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, Özel hayatın gizliliğini ihlal, Kişisel verilerin kaydedilmesi, Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarının düzenlenmesinden sonra bu suçlara ilişkin Nitelikli haller belirlenmiş, ardından Verileri yok etmeme suçu da düzenlendikten sonra, bu suçlarla ilgili Şikayet ile Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması hükümleri düzenlenmiştir.


Haberleşmenin gizliliğini ihlal

Anayasa hükmü gereği: “Herkes, haberleşme hürriyetine  sahiptir. Haberleşmenin  gizliliği esastır.

Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar.

İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir” (Any. m.22).

Bunun doğal sonucu olarak, haberleşme özgürlüğünü ortadan kaldırmaya ve (haberleşme yapan kişiler arasındaki gizli) haberleşmenin, rıza olmaksızın alenileştirilmesine yönelik davranışların da engellenmesi gerekmektedir. Türk Ceza Kanunu da bunu yerine getirmektedir.

“(1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.

(2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak  alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 2/7/2012-6352/79 md.) İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur” (TCK m.132). Hükümleri ile haberleşme özgürlüğü korunmaktadır.

Haberleşme, kişiler arasında haber ve bilgi alışverişini sağlayan, telefon, telsiz, internet, mektup, e mail ve benzeri araçlarla yapılan her türlü yazılı, sözlü, görüntülü iletileri kapsar. Sadece haber, bilgi, reklam niteliği taşıyan konuşmalar ile kitle iletişim araçları ile bilgi alış verişleri burdaki haberleşme kavramı kapsamına girmez.

Hukuka aykırı olarak haberleşmenin sınırlandırılması, engellenmesi, gizliliğin ihlal edilmesi ve haberleşmenin kaydedilmesi yollarından biri veya birden fazlası ile  haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesi suç kabul edilmiş ve cezai yaptırım öngörülmüştür.

Herkes fail ve mağdur olabilir.

Bu suç teşebbüse elverişli bir suçtur. İcra hareketleri yapılsa da netice gerçekleşmemiş olabilir.

Resmi tebligatların ulaşımının engellenmesinde, resmi evrakın yok edilmesi suçu oluşacaktır.

Anayasada belirtilen istisna hal, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması” başlıklı 135. Maddesinde düzenlenmiştir.

Buna göre: “Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi (…) dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır” (CMK 135/!).

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun; Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle veya Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi, suçun nitelikli halidir ve bu halde, verilecek ceza yarı oranında artırılırarak (TCK m.137) daha ağır cezaya hükmedilecektir.


Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması

“(1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(3) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve dörtbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur” (TCK m.133).

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması haberleşmenin ve özel hayatın gizliliğinin korunmasına yönelik olarak suç kabul edilmiş ve cezai yaptırım öngörülmüştür.

Herkes bu suçun faili ve mağduru olabilir.

Dinlenen ve kayda alınan konuşmaların, kişiler arasında olması ve aleni olmaması gerekir. Konuşanların, başkalarının duyması ve öğrenilmesinin istenilmediği konuşmalar ile yalnızca konuşanlar arasında paylaşılan konuşmalar olduğu anlaşılmalıdır.

Suç oluşturan hareket, aleni olmayan konuşma(lar)ın tarafların rızası olmadan dinlenmesi, kaydedilmesi ile tamamlanır ve suç oluşur.

Konuşanların iki kişi olması halinde her iki kişi için, konuşanlar ikiden fazla (grup) ise gruba dahil olanlardan her biri için aynı durum söz konusu olacaktır.

Konuşma aleni değilse, konuşma yapılan taraf(lar)ın izni gerekecektir.

Burdaki konuşmayı dinleme ve kayıt, bir dinleme cihazı ile dinleme ve/veya ses (veya görüntü) kayıt cihazı ile kaydedilmesidir. Kulak kabartıp dinlemek, konuşmanın bir genel kamusal alanda olması, birlikte olma veya birlikte yürüme, geçerken işitme, ortamda bulunulmakla dinleme gibi haller, bu kapsama girmez. Ancak bu hallerde dinlemenin suç unsurunu oluşturmadığı bu hallerde dahi, konuşmanın kaydedilmesi suç oluşacaktır.

Özel dedektiflerin bir kişiyi uzaktan izlemesi veya dinlemesi bu kapsamda suç teşkil edecektir. Bunların yaptığı kayıtların ve belgelerin suç oluşturması nedeniyle hukuka aykırı delil oluşturduğundan bunların yargılamada kullanılması mümkün değildir.

Dinleme ve kaydetme bir kamu görevlisi tarafından (5271 s. CMK) kanuna uygun olarak yapılıyor ise hukuka uygunluk nedeni olduğundan suç olmaz.

AİHM kararına göre, cezaevinde iç haberleşmenin dinlenmesi ancak bir yasa ile düzenlenmesi halinde mümkündür.

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun; Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle veya Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi suçun nitelikli halidir ve bu halde, verilecek ceza yarı oranında artırılırarak (TCK m.137) daha ağır cezaya hükmedilecektir.


Özel hayatın gizliliğini ihlal

“(1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

(2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur” (TCK m.134).

Özel hayat, kişinin kişiliğini geliştirmek ve manevi değerlerini güvence altında tutmak veya kişisel düşünce ve inançlarla, başkaları tarafından bilinmesini istemediği bilgilerin  oluşturduğu alandır. Bu özel yaşam alanı, özel yaşamın gizliliği hakkını da birlikte getirmektedir. Bu özel yaşam alanının korunması hukuk tarafından sağlanmaktadır.

Özel hayatın gizliliğinin suç olarak düzenlenmesinde amaç, özel hayatın gizliliği korunmaktadır. Bununla, aile, meslek, sanat alanlarındaki faaliyetlerine ilişkin özel bilgilerin, kişiye bağlı olarak koruma altına alınmaktadır.

Bizzat veya teknolojik araçlarla, gizli yaşam alanına ulaşılarak, başkaları tarafından görülmesi ve bilinmesi mümkün olmayan veya olmaması gereken bir bilginin görülmesi ve/veya kaydedilmesi, suç olarak düzenlenmiş ve cezai yaptırım öngörülmüştür. Ayrıca, elde edilen bilginin ses ve/veya görüntü olarak kaydedilmesi de özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunun ağırlaştırıcı nedeni olarak benimsenmiştir. Özel alandaki durumlara ilişkin görüntü veya sesleri ifşa edilmesi de ayrıca suçtur.

Kasten işlenebilen bir suçtur. Herkes bu suçun fail ve mağduru olabilir.

Kişinin rızası hukuka uygunluk nedenidir ve bu halde suç oluşmayacakır.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun; Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle veya Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi suçun nitelikli halidir ve bu halde, verilecek ceza yarı oranında artırılırarak (TCK m.137) daha ağır cezaya hükmedilecektir.


Kişisel verilerin kaydedilmesi

Özel yaşamın kişi ile bağlı olmasının bir boyutu da, sadece kişiye ait ve sadece kişinin bilmesini gerektiren kişisel verilerdir. Özel yaşamın gizliliği gibi başkalarının bilmesi istenmeyen ve gerekmeyen, kişiye ait özel bilgilerin tamamı, kişsel veri kapsamında düşünülebilir. Kişisel verilerin gizliliği de özel hayatın gizliliği gibi korunmuştur.

“(1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır” (TCK m.135).

Kaydedlen kişisel verilerin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması halleri, suçun ağırşatırıcı bir başka görünümüdür.

Kişisel verilerin hukuka aykırı kayda alınmasında şekil, yöntem veya cihaz ayrımı gözetilmemiştir. Kişisel verilerin hukuka aykırı bir şekilde kayda alınması yeterlidir.

Kamu kurumlarında, kamu hizmetinin gereği olarak kişilerle ilgili bilgilerin kanun gereğince alınması ve bu bilgilerin kayda alınması suç oluşturmaz.

Kişinin rızası hukuka uygunluk nedenidir ve bu halde suç oluşmayacakır.

Kasten işlenebilen bir suçtur. Teşebbüs ve iştirakin her şekli mümkündür. Herkes bu suçun fail ve mağduru olabilir.

Tüzel kişi tarafından işlenmesi halinde tüzel kişiler hakkındaki özel güvenlik tedbirlerine hükmedilebilir.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun; Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle veya Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi suçun nitelikli halidir ve bu halde, verilecek ceza yarı oranında artırılırarak (TCK m.137) daha ağır cezaya hükmedilecektir.


Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme

Hukuka uygun veya  hukuka aykırı olarak, ne şekilde olursa olsun, kaydedilmiş olan kişisel verilerin, hukuka aykırı olarak başkalarına verilmesi, yayılması veya ele geçirilmesi, ayrıca bağımsız bir suç olarak tanımlanıp düzenlenmiştir.

“(1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun konusunun, Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları uyarınca kayda alınan beyan ve görüntüler olması durumunda verilecek ceza bir kat artırılır” (TCK m.136).

Kanunda belirtilen seçimlik hareketlerden (kişisel verileri bir başkasına vermek, yaymak veya ele geçirmek hareketlerinden) birinin yapılması, suçun oluşumu için yeterlidir. Birden fazla olması halinde de bir suç oluşur.

Suçun konusunun, 5271 s. Ceza Muhakemesi Kanununun (m.236/5,6) hükümleri  uyarınca kayda alınan verilerle, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun işlenmesi halinde verilecek ceza (bir kat) artırılır.

Kasten işlenebilen bir suçtur. Teşebbüs ve iştirakin her şekli mümkündür. Herkes bu suçun fail ve mağduru olabilir.

Tüzel kişi tarafından işlenmesi halinde tüzel kişiler hakkındaki özel güvenlik tedbirlerine hükmedilebilir.

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun; Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle veya Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi suçun nitelikli halidir ve bu halde, verilecek ceza yarı oranında artırılırarak (TCK m.137) daha ağır cezaya hükmedilecektir.


Nitelikli haller

Haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçları bakımından, cezayı (yarı oranında) ağırlaştırıcı nitelikli haller düzenlenmiştir. Kanunun düzenlemesine göre:

“Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;

a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,

b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır” (TCK m.137).


Verileri yok etmeme

“(1) Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanlara görevlerini yerine getirmediklerinde bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Suçun konusunun Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre ortadan kaldırılması veya yok edilmesi gereken veri olması hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır” (TCK m.138).

Bu düzenleme kapsamında, hukuka uygun olarak kaydedilmiş olan kişisel verilerin, kanunların belirlediği sürelerin geçmesinden sonra, kaydedilmiş olan verilerin yok edilmesi gerektiği halde, yok edilmemesi eylemi, başlı başına suç olarak düzenlenmiş ve işlenmesi halinde cezai yaptırım öngörülmüştür.

Bu suç, daha çok 5271 s. Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri kapsamında kayda alınan verilerin, yine kanunda belirtilen şartlar oluştuğunda silinmesi (yok edilmesi) gerektiği halde, yok edilmemesi ile yasal süresi dolduğundan silinmesi gereken, adli sicil kayıtlarının Adalet Bakanlığı adli sicil ve istatistik genel müdürlüğü yetkililerince, silinmemesi durumlarında sözkonusu olabilmektedir.

Bu hallerde (kanuni sürelerin geçmiş olmasına rağmen) verileri yok etmeye yetkili ve görevli olanların (görevlerini yerine getirmemekle) verilerin yok edilmemesi ile ortaya çıkan suç cezalandırılacaktır.

Bu suçun mağduru kendisine ait kişisel verileri silinmeyen kişi, faili ise kişisel verileri silmekle yükümlü olup verileri yoketmeyen kişidir.


Şikayet

“Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır” (TCK m.139).

Düzenlemeye göre, bu bölümde düzenlenen suçlardan;  kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme suçları doğrudan soruşturmaya tabi tuttulmuşken, haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin dinlenmesi suçlarının soruşturması ise şikayete tabi tutulmuştur.

Şikayete tabi suçların soruşturulması, ancak süresinde ve geçerli bir şikayet olması halinde yapılabilecektir.


Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması

Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçların düzenlendiği (132-139. maddeler) olan,

“Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur” (TCK m.140). düzenlemesi gereğince; bu suçların failinin tüzel kişi olması halinde, tüzel kişilere ceza yaptırımı uygulanamadığından,  “tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri” uygulanacaktır. Bu kapsamda;

“(1) Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verilir.

(2) Müsadere hükümleri, yararına işlenen suçlarda özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanır” (TCK m.60/1-2). Ancak bu hükümlerin “… uygulanmasının işlenen fiile nazaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkarabileceği durumlarda, hakim bu tedbirlere hükmetmeyebilir” (TCK m.60/1-2).


 BİLGİ: Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Nuri MEHMETOĞLU’na aittir. Emeğe saygı bakımından kaynak gösterilerek içeriklerin kısmen veya tamamen kullanılması serbesttir. (2010’da Yazılmış 2020’de Gözden Geçirilmiştir.)

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.