29 May
29May

ÇEVREYE KARŞI İŞLENEN SUÇLAR

Av. Nuri MEHMETOĞLU

Giriş

Çevrenin korunmasının; “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.  Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” (Any. m.56). şeklinde Anayasa ile belirlenmiş bir yükümlülüğü de sözkonusudur.

2872 sayılı Çevre Kanunu (2. madde) çevreyi: canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam olarak tanımlamaktadır.

Avrupa Konseyi tarfından 27.01.2003 tarihinde kabul edilen “Çevrenin Ceza Hukuku Yoluyla Korunması Hakkındaki Yönerge” doğrultusunda ülkeler ceza kanunlarını yönergeye uyumlu hale getirmişler. Bu bağlamda “çevreye karşı işlenen suçlar”, ilk defa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‟nda düzenlenerek suç tanımı yapılmış ve ceza yaptırımı öngörülmüştür. Bu nedenle, Türk ceza hukukunda ilk pozitif düzenlemedir.

Çevreye karşı işlenen suçlar, TCK‟nun 181-184. maddelerinde; çevrenin kasten kirletilmesi, çevrenin taksirle kirletilmesi, gürültüye neden olma ve imar kirliliğine neden olma başlıkları altında düzenlenmiştir.


Çevrenin kasten kirletilmesi

Çevrenin kasten kirletilmesi suçu şekilde düzenlenmiştir.

“(1) İlgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak ve çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya kasten veren kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

(2) Atık veya artıkları izinsiz olarak ülkeye sokan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Atık veya artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza iki katı kadar artırılır.

(4) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan fiillerin, insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıklarla ilgili olarak işlenmesi halinde, beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(5) Bu maddenin iki, üç ve dördüncü fıkrasındaki fiillerden dolayı tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur” (TCK m.181).

Bu kapsamda; ilgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya kasten veren ve atık veya artıkları izinsiz olarak ülkeye sokan kişiler cezalandırılır. Atık veya artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermesi halinde, verilecek ceza (iki katı kadar) artırılmakla birlikte, bu fiillerin, insan veya hayvanlarda tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin yitirilmesine, hayvan ve/veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek atık(lar)la ilgili olarak işlenmesi halinde, daha ağır cezaya hükmolunur.

Çevrenin kasten kirletilmesi suçunun oluşması için “zarar”ın gerçekleşmiş olması gerekli (şart) değildir.

Genel tehlike suçlarında korunan hukuki değer, kişilerin ve malların tehlikeye atılmalarının önlenmesidir. Çevrenin kasten kirletilmesi suçu ile de insanların (ve diğer canlıların) temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakları korunmaya çalışılmıştır.

Suçun konusu, çevredir, herkes suçun faili olabilir. Mağduru, toplumu oluşturan herkes, tüm insanlık bu suçun mağdurudur.

Bu suç kast (veya olası kast ile hareket) ile işlenebilir.

Bu fiillerden birini işleyen fail(ler)in tüzel kişi(ler) olması halinde, tüzel kişi(ler) hakkında TCK’nun 60. maddesinde düzenlenen tedbirler uygulanır.


Çevrenin taksirle kirletilmesi

“(1) Çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olan kişi, adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması halinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) İnsan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya taksirle verilmesine neden olan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” (TCK m.182).

Çevrenin kasten kirletilmesi suçunun taksirle işlenmesi hali ayrı bir madde de özel olarak düzenlenmiş ve suçun taksirle işlenmesi hali için de (daha az olsa da) ceza yaptırımı öngörülmüştür.


Gürültüye neden olma

“İlgili kanunlarla belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak, başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olan kişi, iki aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır” (TCK m.183).

2872 s. Çevre Kanunu  (madde 14) ile yasaklanmış olan “Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması” eylemi, Türk Ceza Kanununa göre de suçtur ve cezai yaptırım gerektirmektedir.

Gürültüye neden olma suçunun oluşabilmesi için “belirlenen standartların üzerinde başka bir kimsenin sağlığı ve huzurunun zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültü olması gerekir.


İmar kirliliğine neden olma

“(1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır

(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.

(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.

(6) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz” (TCK m.184).

Düzenlemeye göre; belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde yapı ruhsat almadan veya alınan ruhsata aykırı bina yapan veya yaptıran, bu inşaatların şantiyelerine elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden, yapı kullanma izni alınmamış binalarda sınai faaliyete müsaade eden kişiler cezalandırılır.

Bununla birlikte ruhsatsız ya da ruhsata aykırı binanın imar planına ve ruhsatına uygun hale getirilmesi halinde, dava düşer, (verilmiş ise) ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.

29.6.2005 tarihinde çıkarılan (imar affı) 5377 sayılı kanunla (21. madde) ile eklenen fıkra ile 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak bu cezalar uygulanmamaktadır.


 BİLGİ: Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Nuri MEHMETOĞLU’na aittir. Emeğe saygı bakımından kaynak gösterilerek içeriklerin kısmen veya tamamen kullanılması serbesttir. (2010’da Yazılmış 2020’de Gözden Geçirilmiştir.)

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.